15 Oca 2010

Yapay Zeka'nın Geldiği Son Nokta


Sadece filmlerde görmeğe alışkın olduğumuz görüntüler bugün gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Teknoloji inanılmaz derecede büyümeye devam ediyor ve biz her geçen gün takip etmekte biraz daha zorlanıyoruz.
Filmlerden aşina olduğumuz yapay zeka kavramı, bugün inanılması güç boyutlara ulaşmış buluyor. Artık bilgisayarlar bizi tanıyor, algılıyor verdiğimiz komutları kusursuz bir şekilde yerine getiriyor. Yukarıdaki video gelinen son noktayı açıkça ortaya koyuyor. (Ahmet KAÇAN)

Türk Yapay Zekası Compishco

Yapay zeka artık yalnızca filmlerde gördüğümüz bir kavram olmaktan çıkıyor!
PC World Türkiye - 15 Ağustos 2007

Konuşan, dinleyen ve söylenenleri anlayarak komutları yerine getirebilen bilgisayarlar, yıllardır bilimkurgu filmlerinin değişmez konularından biri. "Gelecekte ne olacak?" dendiğinde akla hemen insanlarla insan gibi iletişim kurabilen bilgisayarlar geliyor. Günümüzdeki akıllı ev, akıllı araba benzeri uygulamalar belki de bu hayaller için bir başlangıç noktası.

Olaya biraz daha kötümser yaklaşanlar, sanal zekaya sahip robotların yaratıcılarına kafa tuttukları, daha ileri giderek dünyayı ele geçirdikleri senaryolar yazıyorlar. Tabii her filmde bir kahraman çıkıp teknolojiyi dize getiriyor ve insanoğlunu kurtarmayı başarıyor.

Burada bahsedeceğimiz yapay zeka ise ne bir Amerikan filminden, ne de bir hayal ürünü. Compishco, Türk yazılımcı Ali Murat Erkorkmaz’ın yaratmış olduğu ve geliştirmeye devam ettiği bir program. Erkorkmaz yıllardır sanal zeka üzerine çalışmalar yapıyor. Geldiği nokta ise tüm dünyaya parmak ısırtacak cinsten.

“Kompüter, akşamki filme iki bilet al lütfen!”

Compishco günlük konuşma dili ile verilen komutları çok iyi anlıyor ve gecikmesiz olarak yerine getirebiliyor. Verilebilecek komutlar ise yalnızca sahibinin hayal gücü ile sınırlı. Akıllı yazılım, interneti kendi belleği gibi kullanabildiği için herhangi bir konuda siz "Dur" diyene kadar ahkam kesebiliyor! Üstelik yalnızca internetten edindiği istatistiki verileri size iletmekle kalmıyor: Verileri inceledikten sonra sentezliyor ve size aklına yatan sonucu anlatıyor.

Yazılımın arka planında anlama motoru, konu motoru, merak motoru gibi onüç farklı motor çalışıyor. Erkorkmaz, Compishco'nun en önemli özelliklerinden birinin de öğrenme olduğunu söylüyor. Compishco’ya "öğren" komutunu vermenin de ilginç bir sonucu var: Yazılım bilgisayardaki işlem gücünü öğrenme için kullandığında, bir insanın yüz yıllar boyu yaşayarak öğrenemeyeceği kadar çok şeyi dakikalar içinde bilgi hazinesine katıyor. İşte bu noktada "Peki tüm bu veriler hangi depolama ortamına sığacak?" sorusu akla geliyor.

Ali Murat Erkorkmaz dünyada benzeri bulunmayan bir yapay zekanın yanında, kendine özel kayıt algoritmasını da keşfetmiş. Bu algoritma sayesinde Compishco diskte yalnızca 600 KB yer kaplıyor ve iki yıl boyunca öğrenerek oluşturduğu veri tabanı tahmini 2 MB’ı geçmiyor

12 Oca 2010

Yapay Zeka Filmleri



I ROBOT Filminin Konusu
2035 yılına gelindiğinde robotlar artık gündelik yaşamın ayrılmaz bir parçası haline gelmişlerdir. İnsanların robotlara olan güveni tamdır. Bir kişi hariç. Hafif paranoyak bir dedektif olan Del Spooner işlenen bir suçun robotlar tarafından yapıldığını düşünmektedir..Diğerleri onun deli olduğunu düşünsede o bu kanısında ısrar eder.Bir robot psikoloğunun da yardımıyla gerçeklere ulaşır.


Yapay Zeka Filminin Konusu
Belirsiz bir gelecekte, insanoğlu, dünyanın çoğunun sular altında kaldığı bir yeryüzünde yaşamaya çalışırken, teknolojinin nimetlerinden yararlanarak hayatlarını kolaylaştırmak amacıyla "yapay zekalı" robotlar üretirler.
David madde ve mana olarak tam bir insan gibi donatılmış bir robottur. Sevmeye programlanmış olan ilk robot çocuk David, o sırada hasta olmasından dolayı tedavisi bulunana kadar çocukları dondurulmuş bir aile tafından deneme süreci olarak evlat edinilir.
David, yaşadığı aile ortamında evlatlığın gerektirdiği sevgi ve bakımı kapsayarak, giderek çiftin çocukları haline gelmesine rağmen, umulmadık olaylar hayatı "Robot David" için imkansız bir duruma sokar.

Yapay Zeka Videoları

ROBOT VIOLINIST
Keman Çalan Robot
Robotları stratejik gelişmesinin bel kemiği yapmayı düşünen şirket, teknoloji harikası robotlarını Tokyo'da basına tanıttı.

Yeni robotlar arasındaki insansı "müzisyen" robot, karşısında dizilen insanları kemanından çıkardığı seslerle heyecanlandırdı.

Robot; ayakta duruşu, parmak ve vücut hareketleriyle notaları kusursuz çalarak seyircileri şaşkınlığa sürükledi.

Şirket yetkilisi, otomobil üretiminde 80'lerden beri robot kullandıklarını hatırlatarak, bu alandaki bilgi birikimini, topluma hizmet ve katkı sunacak robotların geliştirilmesi amacıyla kullanmayı düşündüklerini anlattı.

Toyota şirketi, daha önce geliştirdiği "hasta bakıcı robotları", gelecek sene hastanelerde deneme amacıyla kullanmaya başlayacak.
(Alıntı)



BIGDOG ROBOT
İleri düzey teknolojilerin kullanıldığı ve gelişmiş teknik alt yapılar ile yapılan robotlar."Big Dog" ismini verdikleri robotta bunlarda bir tanesi. Normal köpeklerden iki kat büyük olan bu robotun, hareket kabiliyeti çok iyi şekilde geliştirilmiş. Öyle ki, buzun üzerinde yaptığı gösteri manevra kabiliyetinde baya gelişmiş olduğunu gösteriyor.
Bu gibi robotlardan internette görmüşüzdür. Fakat, bu robotun gösterdiği denge kabiliyeti ve sıçraması artık robotlarda ince ayarların da bitmek üzere olduğunu ve sanal zekanın ya da diğer bir deyişle yapay zekanın geliştirilmesi ile artık 'Ben Robot' filmindeki robotlara doğru yaklaştığımızın bir göstergesi olabilir.(mi?)(Alıntı)

Yapay Zeka Nedir?

YAPAY ZEKÂ
TANIMI:
Yapay Zekâ' nın en çok kabul edilen tanımı şu şekilde ortaya konabilir: Yapay Zekâ, insan tarafından yapıldığında zeka olarak adlandırılan davranışların (akıllı davranışların) makina tarafından da yapılmasıdır; ya da Yapay Zekâ, insan aklının nasıl çalıştığını gösteren bir kuramdır.
AMACI:
Genel olarak Yapay Zekâ' nın amacı üç ana başlık altında toplanabilir:
1. Makinaları daha akıllı hale getirmek,
2. Zekâ' nın ne olduğunu anlamak,
3. Makinaları daha faydalı hale getirmek,
YAPAY ZEKÂ'NIN YARINI:
Yapay Zekâ bundan sonrası için nasıl bir yol izlemeli? Bu sorunun yanıtı, genel olarak Yapay Zekâ' nın kendi tarihçesinde, en başarısız olduğu alanlarda neyin eksik kaldığının incelenmesinde yatıyor. Daha özel olaraksa şu söylenebilir: Yapay Zekâ' nın, yalnızca bir programlama ya da mühendislik projesi olarak görüldüğü müddetçe, Turing' in öngördüğü rotadan çıkıp giderek daha uygulamalı ticari kullanım alanlarına kayması ve dolayısıyla özgün bakış açısını yitirmesi kaçınılmaz gözüküyor. Bunu önlemekse ancak Yapay Zekâ' yı tarihsel bağlamı içinde yeniden gözden geçirerek ve üstlenmiş olduğu projenin gerçek boyutlarını ortaya çıkartarak mümkün olabilir. Bu süreç içinde özelikle önem taşıyan iki alana kısaca dikkat çekmek istiyorum: Sibernetik ve Felsefe.
Sibernetik, 1930'lu yıllarda, mühendislik alanında geliştirilmekte olan enformasyon ve kontrol kuramındaki ana fikirlerin, gerek elektronik/mekanik karmaşık sistemlerin, gerekse canlıların, içinde bulundukları ortamla yaptıkları bilgi alış verişi çerçevesine uyarlanması ile doğmuş olan bir araştırma alanı. Sibernetik, temel olarak "geri-besleme" kavramı güdümünde pek çok değişik alandan araştırmacıyı bir araya getiren bir dizi konferans sonucu ortaya çıkıyor. İlk zamanlar, "Biyolojik ve Toplumsal Sistemlerde Döngüsel, Nedensel ve Geri- Besleme Mekanizmaları" başlığı altında düzenlenen bu konferanslar, matematikçilerden mühendislere, biyologlardan antropologlara kadar geniş bir akademik kitleyi bir araya getiriyor. Pek çok değişik sebep sonucu ilk yıllardaki ivmesini yitiren ve özellikle Yapay Zekâ' nın 1950'lerde ortaya çıkmasından sonra iyice çözülen Sibernetik uzun yıllardır (ilk ortaya çıktığı biçimiyle) iddialı ama yarım bırakılmış bir proje olarak durmakta.
Yapay Zekâ' nın şimdiye dek (bir ölçüde siyasi sebeplerle) kayıtsız kaldığı, hatta düşmanca bir tavır takındığı Sibernetik' in, vakti zamanında, robotların çevreleri ya da içinde varoldukları ortamlarla bilgi alışverişi yapma süreçlerinin formüle edilmesinden çok önemli rol oynayabilecek olan "geri-besleme" kavramı üzerinde yapmış olduğu çalışmalar, günümüz robot bilimi için faydalı bir kaynak oluşturabilir. Bunun ötesinde, Sibernetik' in tarihinde, değişik alanlarda çok sayıda araştırmacıyı heyecan yaratacak bir ortam içinde bir süre de olsa barındırabilmiş olması yatıyor. Yapay Zekâ' nın, bu noktada Sibernetik' in tarihinden öğrenip yararlanacağı çok şey olduğu açık.
Benzer şekilde, Yapay Zekâ' nın konusu olan insanla ve akılla ilgili, bilim-mühendislik-teknoloji üçgeni dışında kalan toplum ve insanlık bilimleri tarafından tarih boyunca araştırılagelmiş savlar, Yapay Zekâ için çok değerli referans noktaları haline dönüşebilir. Bu bağlamda Felsefe' nin özel bir yere sahip olduğunu söylemek de mümkün.
Stanford Üniversitesi' ndeki bir konuşmasında "Yapay Zekâ Felsefe' ye sırtını dönmeyi göze alamaz, çünkü o zaman kötü bir felsefe ile yola devam ediyor olacaktır" diyen John McCarthy, "Yapay Zekâ' nın Felsefe' yle Ortak Nesi Var?" başlıklı yazısında şöyle diyor:
Yapay Zekâ' nın, şimdiye kadar yalnızca felsefeciler tarafından araştırılmış olan pek çok fikre gereksinimi var. Çünkü bir robot insanlar kadar akıllı olabilmek ve deneyimlerinden bir şeyler öğrenebilmek için, birbirinden bağımsız olguları derletip toparlayacak genel bir dünya görüşüne gereksinim duyacaktır.
Yapay Zekâ' nın isim babası olan McCarthy' nin, benzer bir tezi 1972' de basılmış olan kitabı "Bilgisayarlar Neler Yapamaz" dan bu yana savunmakta olan felsefeci Hubert Dreyfus ile uzun yıllar sonra ortak bir kuramsal noktada buluşmuş olmaları, belki de bu iki çalışma alanı arasında gelecek vaat eden bir işbirliğinin bir adımı olarak görülebilir.
Carnegie-Mellon Üniversitesi' ndeki Hareketli Robot Laboratuvarı başkanı Hans Moravec, "Zihin Çocokları"başlıklı kitabında şöyle diyor:
Bugün makinelerimiz "zeki" sıfatını hakedemeyecek kadar az gelişmiş, ve yeni doğmuş bebekler kadar anne-baba ilgisine muhtaç yaratıklardır. Fakat önümüzdeki yüzyılda biz insanlar kadar karmaşık sistemler haline gelecek, ve zamanla bizleri ve tahminlerimizi de aşan, ve bizleri ataları olarak gördükleri için gurur duyacağımız varlıklara dönüşeceklerdir.
Yapay Zekâ' nın bize vaat ettiği gelecek, bu tür bir robotlar dünyasında yaşamak olabilir mi? Ben, gelecekte bir gün insanlar kadar zihinsel yetilere sahip robotların inşa edilmesi projesinin önünde duran, ilkesel olarak aşılması olanaksız, matematiksel, teknolojik, ya da metafiziksel bir engel görmüyorum. (Bu, ne indirgemeci bir tavırdan, ne de bilim-kurguya düşkünlükten kaynaklanan, ama temellendirmesi bir başka makaleye ancak sığacak bir görüş.) Öte yandan, Moravec' in iddiası bana kendisinin Yapay Zekâ' nın kısa ya da uzun tarihçesinden haberdar olmadığını, ya da bu kıssadan çıkartılması gereken hisseyi çıkartmadığını düşündürür. Sonuçta benimki de bir öngörü olmaktan öteye gidemese de, Yapay Zekâ projesinin gerçek boyutları ve tarihsel evrimi düşünülürse, bizlerden akıllı robotların at koşturduğu bir dünyanın gerçekleşmesi için, o da eğer bir gün gerçekleşirse, bir değil daha pek çok yüzyıla gereksinim olduğu açıkça görülebilir.

Amacım sizleri şaşırtmak ya da şoka uğratmak değil... Ama anlattıklarımın en basit şekilde özetlemenin tek yolu, şu anda dünyada düşünen, öğrenebilen ve yaratabilen makinelerin varolduğunu söylemek olacak. Üstüne üstlük, bu makinelerin öğrenme yetileri gelecekte daha da hızla gelişecek, öyle ki, yakın bir gelecekte, çözebilecekleri problemler kümesi, insan zihninin uğraşmakta olduğu problemler kümesi ile özdeş hale gelecek.

"Ergün RODOPLU, Gazi Üniversitesi, Endüstriyel Sanatlar Eğitim Fakültesi, Bilgisayar Eğitimi Bölümü, 1-A" Makalesinden Alıntıdır.